1 Eylül 2016 Perşembe

Manisa Mevlevihanesi


MANİSA MEVLEVİHANESİ FOTO ALBÜMÜ İÇİN RESMİ TIKLAYIN

Manisa, Yukarı Tabakhane Mahallesi’nde, Milli Park içerisinde, Spil Dağı eteklerinde bulunan Mevlevihane, kitabesinden öğrenildiğine göre; Saruhan Bey’in torunu İshak Çelebi tarafından 1368-1369 yıllarında yaptırılmıştır. Mevlevihane, İshak Çelebi’nin 1366-1379 yıllarında yaptırdığı Ulu Cami Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturmuştur. Bununla beraber Mevlevihane külliyenin biraz uzağında bulunmaktadır. Mevlevihane külliyenin mimarı Emetullahoğlu’nun eseridir. Manisa’da Mevlevi kültürünün yerleşmesi sonucunda, Şer’i sicillerden öğrenildiğine göre Osmanlı döneminde de Mevlevihane işlevini sürdürmüş,1664, l665,1681 ve1694 yıllarında onarılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra dergâhların kapatılmasını içeren yasa ile de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün mülkiyetine geçmiştir. Mevlevihane l960-1961 yılında Y. Mimar Süreyya Yücel tarafından, ardından 1982’de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, bir kez daha restore edilmişse de yapı tam olarak korunamamıştır. Bundan sonra Manisa Yöresi Türk Tarih ve Kültürünü Uygulama Merkezi’ne devredilen yapı 1999-2001 yılında yeniden restore ve dekore edilerek ziyarete açılmıştır. Mevlevihane’nin restorasyonunu Celal Bayar Üniversitesi yapmıştır.
İshak Çelebi’nin yaptırmış olduğu Ulu Cami’nin vakfiyesinde “Ceddim Hazreti Mevla’na” sözcüğünü kullanmış, ayrıca Mevlevi olduğundan ötürü de Konya Dergâhı tarafından kendisine Çelebilik unvanı verilmiştir. Vakfiyede Mevleviliği Batı Anadolu’da yaymak ve yaşatmak amacıyla bu Mevlevihane’nin yapıldığı da belirtilmiştir.
Evliya Çelebi Mevlevihane’den söz etmiştir:
“ Ve şehrin şark tarafında bir mürtefi mesiregah, bir de astanei Hazreti Mevlana vardır. Acayip teferrücgâh Mevlevihanedir. Bimahanesi ve müteaddid fukara hücreleriile mamurdur. Zamanı kadimde kinisa imiş amma abı havası lâtif bağ irem misal bir kânı dervişane yeridir. Cümle şehir andan nümayandır. Ve kapusu üzre tarikânı dervişane yeridir. Cümle şehir andan nümayandır. Ve kapusu üzere tarihi budur.”
Evliya Çelebi’den öğrenildiğine göre; Mevlevihane’nin olduğu yerde daha önce bir Bizans kilisesi bulunuyormuş. Mevlevihane 1870 yılına kadar işlevini sürdürmüştür. Bu tarihte Manisa’ya Konya’dan Çelebi olarak gönderilen Nakibzade Çelebi Mustafa Efendi Ali Bey Camisinin yanına yeni bir Mevlevihane yapılmıştır. Bu Mevlevihane avlu etrafında semahane, türbe, matbah-ı şerif, hücreler ile harem ve selamlıktan meydana gelmiştir. Mustafa Efendi’nin ölümünden sonra Fahrettin Efendi postnişin olarak gönderilmişse de Konya çelebinin ölümü üzerine kısa bir süre sonra Konya’ya dönmüştür. Bunun üzerine boş kalan Manisa Mevlevihanesi’ne Halim Çelebi gönderilmiştir. Halim Çelebi 1900 yılına kadar Manisa’da kalmış, onun da Konya’ya post makamına gitmesi ile yerine kardeşi Murtaza Efendi gelmiştir. Celalettin Çelebi dergâhların kapatıldığı 1924 tarihine kadar bu görevde kalmıştır. Dergâhların kapatılması üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü 1933’de Ali Bey Camisi yanındaki Mevlevihane’yi 100.000 TL’ ya satmıştır. Mevlevihane’yi alan kişi de Melevihane’nin matbah-ı şerif dışında kalan kısımlarını yıktırmıştır. Arta kalan kalıntıları da 2000 yılında Manisa Belediyesi yıkarak burasını bir park haline getirmiştir.
Manisa Mevlevihanesi küçük bir tepe üzerine kesme ve moloz taş ile yer yer de yatay tuğlalardan yararlanılarak dikdörtgen planlı, 27.60x20.25 m. ölçüsünde yapılmıştır. Yapının köşelerinde kesme taşa, kemer ve tonozlarda tuğlaya, ana duvarlarda ise yığma moloz taş ile tuğlaya yer verilmiştir. Pencerelerin lento ve sövelerinde kesme taş kullanılmıştır.
Mevlevihane’nin doğu ve güney cepheleri şehre bakmaktadır. Güneybatıdan Mevlevihane’ye yönelen yol yapının önce güney, sonra da batı cephelerini dolaştıktan sonra kuzeydeki giriş kapısına gelmektedir. Buradaki cephe duvarı oldukça yüksek olup yapıyı ana bina ve sundurma olarak ikiye bölmektedir. Böylece yapı daha kütlevi bir görünüm kazanmıştır. Buradaki dışa açılan pencereler dikdörtgen ve sivri kemerlidir. Doğu ve batı cepheleri birbirlerine benzemektedir. Kuzeydeki giriş cephesinde kare kesitli dört direk ve doğu ile batı duvarları üzerinde 5.50x20.25 m. ölçüsünde bir sundurma bulunmaktadır. Adeta bir portali andıran giriş bir niş görünümündedir. Kapının üzerinde ve yanlarında fil gözü pencereler açılmıştır. Dikdörtgen planlı Mevlevihane’nin semahanesi-mescidi, mutrıp yeri, altı derviş hücresi, harem ve selamlığı, matbahı, kileri bulunuyordu. Mevlevihane’nin üzeri toprak damla örtülmüştür.
Mevlevihane’nin alt katı kapalı avlulu bir medrese planına benzemektedir. Burada üzeri kubbeli kapalı bir orta avlu, köşelerde dört eyvanlı simetrik haçvari bir plan uygulanmıştır. Kapıdan çapraz tonoz örtülü küçük bir giriş holü bulunmaktadır. Bu holün batı ve doğusunda birer oda bulunmaktadır. Buradaki güney odası mescit olarak kullanılmıştır. Sivri kemer alınlıklı eyvanların üzeri beşik tonozlarla örtülü olup sivri kemerler üzerini orta avlunun kubbesi örtmektedir. Aynı zamanda semahane olarak kullanılan orta avlu 7.20x7.20 m. ölçüsünde kare planlıdır. Bu avlunun etrafı yerden 0.50.m yüksekliğinde bir setle çevrilmiştir. Mescit 6.00x7.90 m. ölçüsünde olup iki sıra pencerelerle içerisi aydınlatılmıştır. Mescidin iki yanında birbirlerine simetrik köşe odaları yerleştirilmiştir.
Mevlevihane’nin ikinci katı güneye doğru açık “U” eklindedir. Bu bölüm alt kattaki orta avlu, köşe odaları ve derviş hücrelerinin üzerinde bulunuyordu. Mevlevihane’nin içerisinde ve dışında bezeme elemanına rastlanmamıştır. Bununla beraber 1693 tarihli şer’i sicil kayıtlarında nakkaşa para ödendiği yazılıdır. Buna dayanılarak o dönemde iç mekânın bezeli olduğu anlaşılmaktadır.
http://muze.semazen.net/content.php?id=00084%22%20rel=%22nofollow%22

Dario Moreno Sokağı (İzmir)

DARİO MORENO SOKAĞI FOTO ALBÜMÜ İÇİN RESMİ TIKLAYIN

Davi Arugete Moreno veya sahne adıyla Dario Moreno (3 Nisan 1921, Aydın-1 Aralık 1968, İstanbul), Yahudi asıllı Türk gitarist, piyanist ve sinema oyuncusu.
Dario Moreno, 3 Nisan 1921 tarihinde Aydın'ın Germencik ilçesinde doğdu.[1] Bazı atıflarda ise doğum yeri İzmir, Mezarlıkbaşı olarak gösterilmekte ve sonraki bazı belgelerde doğum yeri olarak İzmir'i kullandığı görülmektedir.[2][3] Tren istasyonunda çalışan babası trajik bir şekilde vurulup öldürülünce yetim kaldı. Bu olaydan sonra Annesi ile İzmir'e yerleştiler. Dört kardeşi daha olan Moreno, annesi Madam Roza tarafından geçim sıkıntısından dolayı yetimhaneye (Nido De Guerfanos[4]) bırakıldı. Dört yaşına değin yetimhanede kalan Moreno daha sonra Yahudi ilkokulunu bitirdi.

Gençlik yıllarında pek çok değişik işte çalıştı. En yakın çocukluk dostu Alber Dinar'dır. Çalıştığı yıllarda kendini yetiştirdi ve Kardıçalı işhanında yanında getir götür işlerinde çalıştığı İzmir'in ünlü avukatlarından birinin kâtipliğine yükseldi. Ayrıca geceleri Milli Kütüphane'ye gidip Fransızca çalışıyordu. Yine bu sıralarda başlayan gitar merakını eline geçen bir gitar aracılığı ile geliştirdi.

Aynı dönemlerde Bar-Mitsvah törenlerinde şarkılar söylemeye başladı. Gençlik çağlarında kendi semtinde ve İzmir'de iyice tanınır olmuştu. Moreno askerliğini II. Dünya Savaşı sıralarında piyade olarak Akhisar Orduevi'nde yaptı. Burada caz orkestrasında solistlik yaptı ve yine Konya ile Adana'daki askeri yerlerde sahneye çıktı. Askerlik döneminde müzik ile daha içli dışlı olan Moreno İzmir Kordon'da bulunan NATO binasının yerindeki Marmara Gazinosu'nda da sahneye çıktı. Moreno ilk konserini ise Konak vapur iskelesinin üzerindeki gazinoda verdi. Moreno müzisyenliğini biraz daha ilerletince annesi Madam Roza ile birlikte Mithatpaşa Caddesi üzerinde bulunan Karataş semtindeki Asansör Sokağı'na taşındı. (Sokağın bugünkü adı Dario Moreno Sokağı'dır. Halk arasında bu sokak ve çevresi "Asansör" olarak anılır.)

Gittikçe daha da ünlenen Dario Moreno'nun ünü İzmir Palas otelinde iyice parladı. Askerlikten sonra ise Moreno bir süre İstanbul Fenerbahçe'deki Belvu Gazinosu'nun sahnesine çıkmaya başladı. Bu arada Moreno, Ankara'da bulunan Bomonti Gazinosu'nda sahne almak üzere iki gün için Ankara'ya gitti. Ancak iki yıl Ankara'da kaldıktan sonra tekrar İstanbul'a dönebildi ve Fritz Kerten'in orkestrasına solist olarak girdi. Moreno Ankara'da kaldığı yıllarda Orhan Veli ile oda arkadaşlığı da yapmıştır. İstanbul'da bir yıl boyunca çalıştıktan sonra Atina'ya geçti. Burada çalışırken Paris'te bulunan bir emprezaryoya telgraf çektikten sonra oraya gitti. Moreno burada ilk olarak Perto Del Sol Müzikholü'nde sahneye çıktı. Paris'teki ilk yılları başarısızlık yıllarıdır. Almanya'daki Amerikan askeri kulüplerinde bir müddet şarkı söyledikten sonra Fransa'da ilk defa Jezabel şarkısı ile olağanüstü bir başarı elde etti. Paris'te; daha sonra Cannes'da bulunan Palm Beach Oteli'nde şarkı söyleyen Moreno daha sonra söylediği "Adieu Lisbon" ve "Cou Courou Cou Cou" isimli kalipsolar ile ününü pekiştirdi. İstanbul'da yanında çalıştığı Fritz Kerten ile annesini yanına aldırdı. Fritz Kerten'in adını Andre Kerr'e çevirterek piyanist olarak yanına aldı.

Sezen Cumhur Önal ve Fecri Ebcioğlu Moreno'nun şarkılarına Türkçe söz yazmışlardır. Moreno Jacques Brel'in yazıp sahneye koyduğu ve başrolünü oynadığı L'Homme de la Mancha adlı müzikal eserde Sancho Pancho rolünü üstlendi. Dario Moreno ayrıca 32 filmde rol almıştır. Yazar ve Yönetmen Kosta Kortidis; 2015 yılında kendi yazdığı ve hemen aynı yıl Cef Tiyatro'da sahneye taşıyarak kendi yönettiği tiyatro eseri "Malulen Emekli Gökbilimci Hüseyin Çineli" oyununda Dario Moreno'ya olan sevgisini ve büyük vefasını göstererek oyunun 2. perdesinin büyük bölümünü Dario Moreno için yazmıştır. Aynı oyunda, sanatçının görsellerini ve bazı şarkılarını kullanarak seyriciye Moreno'yu ayakta alkışlatmıştır. Oyunun künyesinde Yazar Kortidis, Dario Moreno'ya gerçek adı ile (David Arugete) yer vermiştir.
1 Aralık 1968 günü İstanbul Yeşilköy Havaalanı'nda vefat etmiştir. Paris'te galası gerçekleşecek oyununa ve Paris'te ilk kez yapılacak Türk gecesine gideceği uçağına geç kalması ve uçağa bindirilmemesi üzerine havaalanındaki görevliyle girdiği münakaşa üzerine tansiyonunun yükselmesiyle rahatsızlanmıştır; ardından geçirdiği rahatsızlık sonrası kanlar içinde kalarak yere yığılmıştır.[5][6] Hipertansiyon hastası olan Moreno bu tartışmanın ardından hastaneye kaldırılmış fakat hastanede ilk müdahaleyi yapan doktorun ifadesine göre hastaneye geldiğinde hayatını kaybetmiş durumdadır. İstanbul'da ölen Dario Moreno, İzmir'de gömülmesini vasiyet etmiştir. Fakat ölümünün ardından İzmir'den İsrail'e yerleşmiş annesi Madam Roza, oğlu Dario Moreno'yu gömülmek üzere İsrail'deki Holon kenti gömütlüğüne götürmüş ve Moreno orada toprağa verilmiştir.